1-İnsanoğlu için gerçek
hayat, ilim ve irfanla kabil olacağından, öğrenip öğretmeyi ihmâl edenler,
hayatta dahi olsalar ölü sayılırlar. Zira, insanın yaratılışının gayesi, görüp
bilmek ve öğrendiklerini başkalarına bildirmekten
ibarettir.
2-Öğrenip öğretilecek şeyler, insanın mâhiyetini, kâinatın
sırlarını keşfe ma’tûf olmalıdır. Benlik sırlarına ışık tutmayan, mekândaki
karanlık noktaları ve tıkanıklıkları açıp aydınlatmayan ilim, ilim
değildir
3-İlim ve ma’rifetle elde edilen mansıb ve pâye, başka
yollarla elde edilen makamlardan daha yüksek ve daha uzun ömürlüdür. Zira ilim,
sahibini, dünyada fenalıklardan uzak ve fazîletli; öbür âlemde de, irfanıyla
aydınlattığı makamların temâşasıyla mest ve mutlu
kılar.
3-İlim öğrenmekten maksat, bilginin insanoğluna mürşit ve
rehber olması ve öğrenilen şeylerle, insanî kemâlâta giden yolların aydınlığa
kavuşturulmasıdır. Binaenaleyh, rûha mâl edilmemiş bir ilim, sahibinin sırtında
bir yük; insanı ulvî hedeflere tevcih etmeyen ma’rifet de, bir
aldanmışlıktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder