#YolsuzluğunEnBüyükZararıDİNE okuyalım -> Kalem mi tükendi yoksa kağıt mı?

    Kalem mi tükendi yoksa kağıt mı?

 Özellikle bu bir kaç aydır havuz medyasına dahil gazetecilerimizin tarafsızlığı gözyaşartıcı derecede kendini hissettiriyor. Leyhine yada aleyhine neredeyse birçok konudan kaçarcasına suskunluklarını koruyorlar. Göze çarpan belli başlı birkaç başlıkta ise son derece etkin bir rol oynuyor, her fırsatta Aslan kesiliyorlar, fakat yalan ve iftiranın ömrünün az olması sebebiyle fazla yaşayamıyor, solup gidiyorlar. Gündemin bu kadar yoğun olduğu bugünlerde kendilerine yönelik bir tasfiye olurmu acaba endişesi ile halk dilinde kullandığımız danışıklı dövüş üsulleriyle yazılar kaleme alıyorlar. Danışıklı dövüş dedik ya, soru cevap programını bile cevaptan soru şekline çevirebiliyorlar.Peki neden ? Özellikle bundan birkaç yıl önce Ergenekon gibi bir dava için "demokrasi adına bir millattır" diyenler bugün tahliyelerin vermiş olduğu boş güven duygusuyla Cemmatleri bitireceğini söyleyenlere karşı neden seslerini çıkaramıyor. Sormak istiyorum, Kaleminiz mi tükendi yoksa kağıdınız mı?

  Ergenekon davası bu ülke insanına demokrasi adına yapilabilecek değişimler hakkında  büyük bir umut ışığı olmuştu. Darbelerin son bulduğuna dair bir ispat, darbeci zihniyetin artık demokrasilerde yeri yoktur mesajıydı bu. Şimdi ise bu ışığın giderek parlaklığını kaybettiğine şahit oluyoruz. Saman alevi gibi esip kükreyenler korkarak kaleme aldığı yazılarında çevrelerinde olan bitenden habersizmiş gibi bu konuya girmek istemiyor yada geçiştiren yazılar kaleme alıyorlar. Soruyorum,Kaleminizin doğruluğu bu kadar mı? Bu kadar kolay mı vazgeçtiniz doğrularınızdan ? Öteyandan Siyaset kanadından yapılan açıklamalarında ondan kalır bir yanı yok. Birkaç sene önce bir aslan gibi kükreyen siyasetçiler kendilerinin çıkardığı yasalarla serbest kalanlar için sadece ve sadece "ben bunu doğru bulmuyorum" diyebiliyor. Peki neden dünün düşmanı bugün gizli dostluklar kuruyor? Bunun çok kolay bir açıklaması var elbet, kan kaybeden bir partinin güç toplama çabası, bunun için dağdaki teröristten tut, şehirdeki terörist yapılanmadan bile medet umar bir hale geldiler. Dünya gayesi olmayan bir cemaate saldırarak dostlarını hedef tahtasından uzaklaştırıyor, hedef saptırıyorlar. Yapılan gizli görüşmelerin gün yüzüne çıktığı bugünlerde teröristle aynı masaya oturmam diyenlerin ne kadar da sözünün eri olduğuda  anlaşılıyor. Elini kolunu sallayarak gezebilen onca teröristin bir vaad olmadan kendini bu kadar güvende hissedebileceğine kim inanır ki zaten. Özel yetkili savcıların bu süreçte aslında kimler için ortadan kaldırıldığınıda görmüş oluyoruz. Yolsuzlukları örtmeye çalışanların bir gün hesabın tersine döneceği korkusu bunun en büyük sebebidir. Özellikle havuz medyasınında bugün siyasi bir malzeme olması, tek elden yönetilmesi algı yönetimini de bu konuda oldukça kolaylaştırıyor olmalı. Baksanıza bir siyasi lider sağduyuyu ön planda tutacağına programlara katılıp masum bir cemaate terörist diye hitap ediyor, editörüde bu konuda zorluyor. 

 Düşünmemiz gereken bir Oslo görüşmesi var. Suriye'ye müdalenin arka plana atılması , İran ve Amerika ilişkilerindeki ani gelişmeler Türkiye'nin bu konudaki konumu, terörist yapılanmanın şehirdeki rahatlığı bunları bir soru işareti içerisinde düşünmek gerekli.!!!

  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

M.Fethullah Gülen Hocaefendinin sunmuş olduğu hizmetlerin ve bu yolda var olanların buluşma alanı.